Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Kıbrıs sorunu ulusal bir davadır. Sadece ana vatanımızın davası da değil, Türk dünyasının davasıdır.” dedi.
Ertuğruloğlu, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Dışişleri Bakanlığı’ndaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Bakan Ertuğruloğlu, Crans-Montana’da, Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle müzakere sürecinin çöktüğü günden itibaren, Türk tarafının Kıbrıs konusuna bakış açısına değindi.
Ertuğruloğlu, “Aynı şeyleri tekrarlayarak farklı bir netice beklemek zaman kaybından başka bir şey değildi, zaman kaybı deyip de geçmeyelim. Bu süre içerisinde Kıbrıs Türkleri hiç hak etmedikleri ambargolar altında yaşamaya devam ediyor. Kıbrıs Rumları uluslararası arenada ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ diye muamele görmeye devam ediyor. Bize izolasyon tedbirleri uygulatıyorlar.” ifadelerini kullandı.
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ömrünü müzakere masalarında geçirdiğini ve “uzlaşının mümkün olabileceği” yaklaşımıyla çabaladığını belirten Ertuğruloğlu, “Bir yere varılamadı, çünkü varılamazdı.” diye konuştu.
Crans-Montana’da sürecin bir aşamada bırakılmadığını, çöktüğünü yineleyen Ertuğruloğlu, sürece devam edilmesine ilişkin talebin ve söylemin karşısında olduğunu dile getirdi.
Ertuğruloğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Yeni sayfa açıldıysa sayfanın gerekliliklerini yerine getirmek ulusal davanın gereğidir. Bu bilinçle mücadelemize devam ediyoruz. Her zaman söylemişimdir. Kıbrıs konusu sadece Kıbrıs Türkü’nün, Kıbrıs Rumu ile yaşadığı bir sorun değildir. Kıbrıs sorunu ulusal bir davadır. Sadece ana vatanımızın davası da değil, Türk dünyasının davasıdır. Türk dünyasının Doğu Akdeniz’deki hak, hukuk ve çıkarlarının meselesidir. Bunun gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Sağ olsun ana vatanımız, ilk günden bugüne ve ilelebet yanımızda olmuştur, olmaya devam edecektir.”
Bir basın mensubunun Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının kullanımına ilişkin sorusu üzerine Bakan Ertuğruloğlu, Türk tarafının, bu kaynakların ortak değerlendirilmesi, bunlardan ortak faydalanılması yönünde defalarca öneriler sunduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Bütün bu önerilerimizi reddeden hep Rum tarafı olmuştur. Reddetmelerin temelinde yatan neden de dünyanın kendilerine siz ‘Kıbrıs Cumhuriyeti devletisiniz.’ muamelesi yapmış olmasıdır. Dolayısıyla zaten kendilerini Ada’nın hakimi diye görüyorlar. Ada’yı tarihinde hiçbir bir zaman olmamış bir ‘Helen Adası’ olarak görüyorlar. Kıbrıs Türklerini kendilerine eşit bir halk olarak görmüyorlar. Bu mantaliteye sahip tarafa BM, AB, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti devleti’, toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gereken devlet muamelesi yaptığı sürece Rum tarafının herhangi bir şekilde Kıbrıs Türkü ile bir işbirliğine, eşitliğe dayalı bir ortak çalışmaya gelme diye bir niyeti, inisiyatifi olmamıştır, olmamaya da devam ediyor.”
(Bitti)